Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
NASIL YAZMALI?
NEDEN YAZMALI?
Giriş:
Değerli öğrenciler bu derlemenin asıl temelini oluşturan;’insan doğar,yaşar,biriktirir,paylaşır (aktarır) ‘ prensibi aslında hayatımızın da temlidir.
Bir hikayeye göre doğaya aşık biri;hergün,her fırsatta Allah’a yalvarır;’Allah’ım,ne olur ,gök yüzünün en yükseğine çıkart beni de şu yarattığın güzellikleri doya doya göreyim...’der.Bu yalvarış senelerce ve defalarca tekrarlanır.Hikaye bu ya;melekler,Allah’a bu yalvarışa cevap vermesini önerirler.
İzin verilir,meleklerin yardımıyla gök yüzüne çıkarılır adam.Aşşağıdaki dağların,ovaların güzelliğini,denizlerin,göllerin,nehirlerin,ormanların muhteşemliğini gören doğa aşığı adam bir süre hayranlıkla izler.Kendinden geçer.Toparlandığında meleklerin uzaklaştığını görünce paniğe kapılır.Arkalarından çağırır:
-Durun ! Ben burada yalnız mı kalacağım?Başka kimse olmayacak mı? der.
Melekler döner;
-‘Sen istedin buraya gelmeyi.Senelerce yalvardın,işte istediğin oldu.Derler.
Adam;
-Ama,ben,bu güzellikleri,bu mükemmelliği,bu gördüklerimi,bu yaşadıklarımı kimseye anlatamazsam hiçbir anlamı olmaz.Burada yalnız kalamam’.Diyerek tekrar yeryüzüne inmek ister.
işte bu kitabın asıl amacını,asıl hedefini yansıtan bu hikaye,aslında yaşamımızı da yansıtır.Hayatımızın her döneminde duygu ve düşüncelerimizi,yaşamımızın evrelerini ister istemez birileriyle paylaşırız.Doldukça,boşalır.Boşaldıkça da tekrar dolarız.Bu devir bir yerde tıkanır ya da aksarsa bir takım problemler ortaya çıkar.
Paylaşmak,aktarmak amacıyla anlatırız hep.Bu anlatımı da çoğu kez sözlü yaparız,bazen de yazarız.
Okul çağında öğretmenlerimizin verdiği konuları yazmaya çalışırız.Bazen istekli bazen isteksiz yaparız bunu.Çünkü konu,o anki duygu ve düşüncelerimize uymayabilir.Serbest kompozisyon yazımı istenirse beki daha isabetli olacağını düşünürüz.
O halde,anlatım;İnsanın doğasında var olan paylaşım özelliğinden ileri gelmektedir ve doğal bir ihtiyaçtır.Ancak anlatım özelliklerini bilmediğimiz ya da yanlış uyguladığımız zaman ya yanlış anlaşılırız ya da duygu ve düşüncelerimizi yeterince aktaramadığımız için duygusal sıkıntılar içerisinde oluruz.
Anlatım Materyalleri:
Anlatım en doğal ihtiyaç olması kadar,tehlikeli bir yoldur aslında.Eğer doğru cümleler,doğru kelimelerle ifade edilmezse ya da duygu ve düşüncelerimiz sırasına göre değilse;Anlaşılmaz,yanlış anlaşılır,etkisiz anlaşılır.Sonuç olarak yine sıkıntı çeken anlatandır.O halde anlatım materyalleri;
a)Kelime haznesi,
b)Doğru ve yerli yerinde kullanılan kelimelerle oluşturulan cümleler
c)Cümlelerin anlatım sırasına göre dizilmesi.
Bu sıralanışa ( materyallere) bir de tecrübe ya da birikimi de ekleyebilmek mümkündür.
Kelime Haznesi:
Özellikle Türkçe’nin özelliğidir ki ,bu da zenginliğinden kaynaklanan özelliktir,her duygu ve düşünce için ayrı ayrı kelime bulunabilir ya da türetilebilir.
Bu kitapta türetme yollarını öğrendiğimizi sanıyorum.Ama türetecek kelimenin kökünü ya da gövdesini edinmek için tek yöntem;bol bol okumaktır.Bu yöntemi size hiç kimse zorlayarak edindiremez.Zaten zorlama ile elde edilenler yapaydır,kalıcı değildir.Ancak,istenerek elde edilenler kalıcı olabilirler.
Kelime haznesinde öğütlenebilecek tek unsur anlamı bilinmeyen sözcüklerin cümlelerde kullanılmaması gerektiğidir.
Çağımızın sunduğu imkanlar öğrencinin lehinedir.İstendiği zaman kelime haznesi her an ve her fırsatta iyileştirilebilir,zenginleştirilebilir.Okumak,bunu gerçekleştirmenin en geçerli yoludur.Okumak,ama her konuda okumak gerekir.Fakat bakmak ile görmek arasındaki farkı bilerek okumak önemlidir.
Öğrenciler genellikle kendilerine verilen okunacak malzemeyi okurken tüm benliği ile okumazlar,yüzeysel olarak sadece okumuş olmak için okurlar.Yani bakarlar sadece oysa görerek,anlayarak,hissederek,neden-sonuç ilişkisi kurarak okunduğu zaman ve anlamı yeni öğrenilen sözcükleri;anlamını araştırarak,yazarak,ezberlemek yerine öğrenerek ve kullanarak öğrenmek gerekir.
Kelime haznesini geliştirmek,kullanmak,kişinin isteğine,becerisine bağlı olduğundan söylenecek başka özellik,yol kalmıyor aslında .
Yerli Yerinde Kullanım:
Türkçe’mizin özelliğindendir;her kelime başka başka anlam ifade eder bazen de bir kelime kullanıldığı yere göre anlam değiştirir.Hatta noktalam işaretlerinin yrri anlamı etkiler;
‘Oku,baban gibi,eşek olma!’ ile ‘oku,baban gibi eşek olma!’ arasında çok büyük fark vardır.
Yükleme yakın olarak kullanılan vurgu önceliği taşıdığı ve kelimelerdeki ifadenin ses tonu ile anlamlaştığı da bir gerçektir;
‘O , balkona çıktı.’ İle ‘O balkon açıktı’ Cümlelerinde olduğu gibi virgüle ve vurguya,ses tonuna dikkat edilmezse anlam değişir.
Akış Sırası:
Duygu ve düşüncelerimizi aktarırken önce düşünmeli sonra ifadeye başlanmalıdır.En son söylenmesi gerekeni başta söylersek anlatımdaki espiri, haber,nükte,heyecan,anlam yok olabilir.Bu özellik nükteli fıkra anlatımlarında en çok kullanılır.Eğer Nasrettin Hoca’nın kediyi sıkarken öldüğü önce,onun yıkaması sonra anlatılırsa kimse bir şey anlamaz ama olay evre evre anlatılırsa iletilmek istenen nükte daha iyi iletilir.
Anlatım materyallerinin gerekliliğini,çağımıza uygun bir örnekle vermek gerekir:Hepiniz bilim-kurgu filmi izlemişsinizdir.Ya da casusluk filmlerinde geçer bu vereceğimiz örnek.Olaylar gelişir düğüm bölümünün sonunda sonuç bölümüne geçerken tüm Dünya’yı tehdit eden;nükleer yok oluş,bilgisayarlardaki şifreyi çözme ile son bulacaktır.Doğru sayılar bulunacak,yazılacak ve bilgisayar ekranındaki renkli çubuklar doğru yerleştirilecektir.
Kahramanımız şifreyi çözer,doğru renkteki çubuğu doğru yere yerleştirir ve Dünya son saniyede yok olmaktan kurtulur.
Kahramanımız şifreyi yanlış girer,doğru rengi bulamaz,ekranda yanlış yere yerleştirince ekran kararır seyrettiğimiz film biter.Dünya yok olur.
İşte,anlatımlarımız ister sözlü,ister yazılı olsun kelime doğru,cümledeki yeri yanlış olursa ya da kelime yanlış olursa düşüncelerimiz mükemmel olsa bile sonuç vermez.Ülkemizdeki olumsuz toplumsal olayların çoğu bu yüzden oluşmaktadır.Tartışan kesimler aynı duygu ve düşünceyi paylaşsalar bile kavga etmektedirler.
Anlatım Bölümleri ve Nitelikleri:
Her anlatımda,sözlü ya da yazılı:Başlık-giriş-gelişme-sonuç bölümleri mutlaka olmalıdır.
Başlık: Anlatımın tamamıyla ilgili olmalı,okuyucuyu çekmeli,merak ettirmeli,kısa olmalıdır.
Başlık,anlatımdan önce de sonra da tesbit edilebilir.Öğrenciler için kolay olanı,anlatım yazılı ise,anlatım sonunda yazı okunduktan sonra başlığın yazılmasıdır.
Giriş: Serim bölümüdür.Anlatılacak konunun ana hatları ile ortalığa serildiği bölümdür.Bu bölümde tanımlara da yer verilir.
Giriş bölümü yazılacak ya da anlatılacak konunun göbeğinden giriş yapmaz yan,tali yollardan dolaşılarak ana düşünceye yavaş yavaş yaklaşıldığı bölümdür.
Gelişme: Anlatılacak konunun örneklerle izah edildiği,konunun düğümlendiği,anlatının en heyecanlı,doruk noktasıdır.İfadenin en yeterli,güçlü olması gerektiği bölümdür.Konuyla ilgili örneklerin yerli yerinde verilmesi gereken bölümdür.
Gelişme bölümünün son cümleleri sonuç bölümüne geçiş cümleleridir.
Sonuç:Anlatımın çözüldüğü bölümdür.Giriş-gelişme bölümlerinde anlatılanların toparlandığı özetlendiği bölümdür.
Bir anlatımın kuvvetlenmesi için sonuç bölümünde bir Ata sözüne,deyime,özlü söze,veciz söze ya da kendi slogan sözümüze yer vermemiz doğru olur.Çünkü okuyucuya vermek istenilen düşünceler bu tür sözlerle daha da kuvvettlenir.Yazı ya da anlatım sonuçlandığı halde bu tür sözleri okuyan okuyucu anlatımımız hakkında düşünmeye devam edecektir.
-Anlatımlarımızda giriş-gelişme-sonuç bölümlerini sınırlı sayıda paragraftan oluşturma zorunluluğu yoktur.Her bölüm yeterince anlatıldığına inanıldığı zaman paragraf sayısı sona erer.Giriş-gelişme-sonuç bölümlerinin her biri birden fazla paragraftan oluşabilir.
-Anlatımlarımızda çok fazla tekrara ve bağlaca yer verilmemelidir.’Yani,o halde,demek ki ,yukarıda açıklandığı gibi öyleyse ....vb.’ gibi edatlar ve bağlaçlar mümkün olduğunca az kullanılmalıdır.
ANLATIMDA PLAN VE PLANLAMANIN ÖNEMİ:
Plan,hayatımızın akışını düzenlemek için de gereklidir.Normal günlük yaşantımızı da bir plan içerisinde yürütürüz.Aksi halde ya zaman kaybına uğrarız ya da yapacaklarımızın bir kısmını ertelemek zorunda kalırız.Belki de plansızlıktan dolayı yanlışlıklar yaparız.
Anlatımlarımızı da aynı plan ve ciddiyet içerisinde yaptığımız zaman hem düşüncelerimizi sıraya koyma fırsatımız olacak,hem de yazmaya başlamadan gerekli düzeltmeleri yapma fırsatımız doğacaktır.Ayrıca giriş,gelişme,sonuç bölümlerinde hangi düşüncelerimizi ifade edeceğimizi belirlemiş olacağız.
Beynimizdeki ve bilinç altımızdaki kelime haznemiz,duygularımız,düşüncelerimiz akışkandır.Toparlayamadığımız zaman sıralama yanlışı yaparız bu hata da bizim anlatımımızın gücünü etkileyeceğinden son derece olumsuzdur.
O halde yazılarımızda da plan yapmak bizim lehimize olacaktır.Peki plan nasıl yapılmalıdır?Basit cümlelerle,maddeler halinde ve hatta karalama bir dizi anlatılacakların listesi durumunda olabilir.
Genelde,soyut anlamlı cümleler ya da Atasözü açıklaması istenir ve bunda zorlanırız.Öyleyse plan örneğine Atasözü açıklaması örneği ile başlayalım.
‘Emanete hıyanet olmaz’ sözünü açıklayan bir kompozisyon yazmamız istenmiş olsun.Başlığı,yazının sonunda,yazıyı okuduktan sonra uygun olarak tespit edelim.Siz tam tersini de yapabilirsiniz başlığı belirleyip o başlık etrafında da yazabilirsiniz.Bize bir plan lazım ‘El elden üstündür’ unutmayalım buradaki plan olası bir plandır.Siz kendi planınızı çıkararak anlatınız.
Sözümüz : ‘Emanete hıyanet olmaz.’
İfade ettiği temel düşünce : Başkalarının güvenini kötüye kullanmamak.
Plan : Sizin planınız:
1- Güvenin önemi 1- ...........
2- İnsan ilişkileri 2- ...........
3- Emanet ve hıyanet kavramları (tanımı) 3- ............
4- Nefis 4- ............
. .
. .
(Şimdi de bu yaptığımız planı sıraya koymalıyız.Giriş bölümünde konuya doğrudan girme yerine etrafından dolaşarak yaklaşalım)
.........................................
İnsan,ilişki kurduğu çevreye karşı güven sağlamak ister bu güven insanın toplum içerisindeki yerini belirleyecektir.Günlük hayatında insana zaman zaman bakılmak üzere ya da tekrar iade şartıyla mal ya da can emanet edilir.Bu eşya ya da can teslim alınınca büyük bir titizlikle korunmalıdır.Toplum düzeni karşılıklı güvene dayalı bir ilişki içerisindedir.
Bize teslim edileni,en az kendi malımız kadar korumak mecburiyetindeyiz.Toplumun bize güvenini sarsmamak ve maddi manevi kayba yol açmamak için buna mecburuz.
Emaneti sadece madde-nesne olarak düşünmemeliyiz.Manevi değerler de emanet edilebilir.Kendisine emanet edilen çocuğun kötü alışkanlıklar edinmesine engel olmaya çalışılmalıdır.Ya da bakılmak üzere bırakılan yaşlı birinin ihtiyaçlarını karşılamak gerekir.
Toplum hayatında emanete kötü davranan sevilmez.Çevrenin güveni yitirildiğinde yapayalnız kalırız.
Emanete kötü davranmamak için nefsimizin baskısına izin vermemeliyiz.Emaneti aldığımız gibi teslim ettiğimizde hissettiğimiz iç rahatlığı,o emanete vereceğimiz zarar yanında çok üstün bir kazançtır.Unutulmamalıdır ki ;Haklı kazanca haset olmaz,emanete hıyanet olmaz,el malına gözü gibi bakmalı insan.
Görüldüğü gibi sonuç bölümüde okuyucuyu düşünmeye sevk edici bir söz ile bitirildi yazı.Şimdi sırada bu yazını okunması ve başlığın belirlenmesi var.Bu safhayı da size bırakıyorum.Bu yazıya uygun bir başlık bularak yerine yazınız.
Yukarıda,plan bölümünde,kendi planınızı yapmıştınız.Şİmdi de kendi kompozisyonunuzu yazınız.
Zorlama ile anlatım anlamsız olacağından arzu eden öğrenciler aşağıdaki sözlerden biri hakkında ya da kendi belirleyeceği bir konu hakkında yazabilirler
-Ev alma komşu al
-Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
-Meyveli ağacı taşlarlar.
-Yaş kesen baş keser.
-Yolu ile giden yorulmaz.
Tarih: 2016-03-02 01:56:15 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Nasıl Yazmalı Nedir
NEDEN YAZMALI?
Giriş:
Değerli öğrenciler bu derlemenin asıl temelini oluşturan;’insan doğar,yaşar,biriktirir,paylaşır (aktarır) ‘ prensibi aslında hayatımızın da temlidir.
Bir hikayeye göre doğaya aşık biri;hergün,her fırsatta Allah’a yalvarır;’Allah’ım,ne olur ,gök yüzünün en yükseğine çıkart beni de şu yarattığın güzellikleri doya doya göreyim...’der.Bu yalvarış senelerce ve defalarca tekrarlanır.Hikaye bu ya;melekler,Allah’a bu yalvarışa cevap vermesini önerirler.
İzin verilir,meleklerin yardımıyla gök yüzüne çıkarılır adam.Aşşağıdaki dağların,ovaların güzelliğini,denizlerin,göllerin,nehirlerin,ormanların muhteşemliğini gören doğa aşığı adam bir süre hayranlıkla izler.Kendinden geçer.Toparlandığında meleklerin uzaklaştığını görünce paniğe kapılır.Arkalarından çağırır:
-Durun ! Ben burada yalnız mı kalacağım?Başka kimse olmayacak mı? der.
Melekler döner;
-‘Sen istedin buraya gelmeyi.Senelerce yalvardın,işte istediğin oldu.Derler.
Adam;
-Ama,ben,bu güzellikleri,bu mükemmelliği,bu gördüklerimi,bu yaşadıklarımı kimseye anlatamazsam hiçbir anlamı olmaz.Burada yalnız kalamam’.Diyerek tekrar yeryüzüne inmek ister.
işte bu kitabın asıl amacını,asıl hedefini yansıtan bu hikaye,aslında yaşamımızı da yansıtır.Hayatımızın her döneminde duygu ve düşüncelerimizi,yaşamımızın evrelerini ister istemez birileriyle paylaşırız.Doldukça,boşalır.Boşaldıkça da tekrar dolarız.Bu devir bir yerde tıkanır ya da aksarsa bir takım problemler ortaya çıkar.
Paylaşmak,aktarmak amacıyla anlatırız hep.Bu anlatımı da çoğu kez sözlü yaparız,bazen de yazarız.
Okul çağında öğretmenlerimizin verdiği konuları yazmaya çalışırız.Bazen istekli bazen isteksiz yaparız bunu.Çünkü konu,o anki duygu ve düşüncelerimize uymayabilir.Serbest kompozisyon yazımı istenirse beki daha isabetli olacağını düşünürüz.
O halde,anlatım;İnsanın doğasında var olan paylaşım özelliğinden ileri gelmektedir ve doğal bir ihtiyaçtır.Ancak anlatım özelliklerini bilmediğimiz ya da yanlış uyguladığımız zaman ya yanlış anlaşılırız ya da duygu ve düşüncelerimizi yeterince aktaramadığımız için duygusal sıkıntılar içerisinde oluruz.
Anlatım Materyalleri:
Anlatım en doğal ihtiyaç olması kadar,tehlikeli bir yoldur aslında.Eğer doğru cümleler,doğru kelimelerle ifade edilmezse ya da duygu ve düşüncelerimiz sırasına göre değilse;Anlaşılmaz,yanlış anlaşılır,etkisiz anlaşılır.Sonuç olarak yine sıkıntı çeken anlatandır.O halde anlatım materyalleri;
a)Kelime haznesi,
b)Doğru ve yerli yerinde kullanılan kelimelerle oluşturulan cümleler
c)Cümlelerin anlatım sırasına göre dizilmesi.
Bu sıralanışa ( materyallere) bir de tecrübe ya da birikimi de ekleyebilmek mümkündür.
Kelime Haznesi:
Özellikle Türkçe’nin özelliğidir ki ,bu da zenginliğinden kaynaklanan özelliktir,her duygu ve düşünce için ayrı ayrı kelime bulunabilir ya da türetilebilir.
Bu kitapta türetme yollarını öğrendiğimizi sanıyorum.Ama türetecek kelimenin kökünü ya da gövdesini edinmek için tek yöntem;bol bol okumaktır.Bu yöntemi size hiç kimse zorlayarak edindiremez.Zaten zorlama ile elde edilenler yapaydır,kalıcı değildir.Ancak,istenerek elde edilenler kalıcı olabilirler.
Kelime haznesinde öğütlenebilecek tek unsur anlamı bilinmeyen sözcüklerin cümlelerde kullanılmaması gerektiğidir.
Çağımızın sunduğu imkanlar öğrencinin lehinedir.İstendiği zaman kelime haznesi her an ve her fırsatta iyileştirilebilir,zenginleştirilebilir.Okumak,bunu gerçekleştirmenin en geçerli yoludur.Okumak,ama her konuda okumak gerekir.Fakat bakmak ile görmek arasındaki farkı bilerek okumak önemlidir.
Öğrenciler genellikle kendilerine verilen okunacak malzemeyi okurken tüm benliği ile okumazlar,yüzeysel olarak sadece okumuş olmak için okurlar.Yani bakarlar sadece oysa görerek,anlayarak,hissederek,neden-sonuç ilişkisi kurarak okunduğu zaman ve anlamı yeni öğrenilen sözcükleri;anlamını araştırarak,yazarak,ezberlemek yerine öğrenerek ve kullanarak öğrenmek gerekir.
Kelime haznesini geliştirmek,kullanmak,kişinin isteğine,becerisine bağlı olduğundan söylenecek başka özellik,yol kalmıyor aslında .
Yerli Yerinde Kullanım:
Türkçe’mizin özelliğindendir;her kelime başka başka anlam ifade eder bazen de bir kelime kullanıldığı yere göre anlam değiştirir.Hatta noktalam işaretlerinin yrri anlamı etkiler;
‘Oku,baban gibi,eşek olma!’ ile ‘oku,baban gibi eşek olma!’ arasında çok büyük fark vardır.
Yükleme yakın olarak kullanılan vurgu önceliği taşıdığı ve kelimelerdeki ifadenin ses tonu ile anlamlaştığı da bir gerçektir;
‘O , balkona çıktı.’ İle ‘O balkon açıktı’ Cümlelerinde olduğu gibi virgüle ve vurguya,ses tonuna dikkat edilmezse anlam değişir.
Akış Sırası:
Duygu ve düşüncelerimizi aktarırken önce düşünmeli sonra ifadeye başlanmalıdır.En son söylenmesi gerekeni başta söylersek anlatımdaki espiri, haber,nükte,heyecan,anlam yok olabilir.Bu özellik nükteli fıkra anlatımlarında en çok kullanılır.Eğer Nasrettin Hoca’nın kediyi sıkarken öldüğü önce,onun yıkaması sonra anlatılırsa kimse bir şey anlamaz ama olay evre evre anlatılırsa iletilmek istenen nükte daha iyi iletilir.
Anlatım materyallerinin gerekliliğini,çağımıza uygun bir örnekle vermek gerekir:Hepiniz bilim-kurgu filmi izlemişsinizdir.Ya da casusluk filmlerinde geçer bu vereceğimiz örnek.Olaylar gelişir düğüm bölümünün sonunda sonuç bölümüne geçerken tüm Dünya’yı tehdit eden;nükleer yok oluş,bilgisayarlardaki şifreyi çözme ile son bulacaktır.Doğru sayılar bulunacak,yazılacak ve bilgisayar ekranındaki renkli çubuklar doğru yerleştirilecektir.
Kahramanımız şifreyi çözer,doğru renkteki çubuğu doğru yere yerleştirir ve Dünya son saniyede yok olmaktan kurtulur.
Kahramanımız şifreyi yanlış girer,doğru rengi bulamaz,ekranda yanlış yere yerleştirince ekran kararır seyrettiğimiz film biter.Dünya yok olur.
İşte,anlatımlarımız ister sözlü,ister yazılı olsun kelime doğru,cümledeki yeri yanlış olursa ya da kelime yanlış olursa düşüncelerimiz mükemmel olsa bile sonuç vermez.Ülkemizdeki olumsuz toplumsal olayların çoğu bu yüzden oluşmaktadır.Tartışan kesimler aynı duygu ve düşünceyi paylaşsalar bile kavga etmektedirler.
Anlatım Bölümleri ve Nitelikleri:
Her anlatımda,sözlü ya da yazılı:Başlık-giriş-gelişme-sonuç bölümleri mutlaka olmalıdır.
Başlık: Anlatımın tamamıyla ilgili olmalı,okuyucuyu çekmeli,merak ettirmeli,kısa olmalıdır.
Başlık,anlatımdan önce de sonra da tesbit edilebilir.Öğrenciler için kolay olanı,anlatım yazılı ise,anlatım sonunda yazı okunduktan sonra başlığın yazılmasıdır.
Giriş: Serim bölümüdür.Anlatılacak konunun ana hatları ile ortalığa serildiği bölümdür.Bu bölümde tanımlara da yer verilir.
Giriş bölümü yazılacak ya da anlatılacak konunun göbeğinden giriş yapmaz yan,tali yollardan dolaşılarak ana düşünceye yavaş yavaş yaklaşıldığı bölümdür.
Gelişme: Anlatılacak konunun örneklerle izah edildiği,konunun düğümlendiği,anlatının en heyecanlı,doruk noktasıdır.İfadenin en yeterli,güçlü olması gerektiği bölümdür.Konuyla ilgili örneklerin yerli yerinde verilmesi gereken bölümdür.
Gelişme bölümünün son cümleleri sonuç bölümüne geçiş cümleleridir.
Sonuç:Anlatımın çözüldüğü bölümdür.Giriş-gelişme bölümlerinde anlatılanların toparlandığı özetlendiği bölümdür.
Bir anlatımın kuvvetlenmesi için sonuç bölümünde bir Ata sözüne,deyime,özlü söze,veciz söze ya da kendi slogan sözümüze yer vermemiz doğru olur.Çünkü okuyucuya vermek istenilen düşünceler bu tür sözlerle daha da kuvvettlenir.Yazı ya da anlatım sonuçlandığı halde bu tür sözleri okuyan okuyucu anlatımımız hakkında düşünmeye devam edecektir.
-Anlatımlarımızda giriş-gelişme-sonuç bölümlerini sınırlı sayıda paragraftan oluşturma zorunluluğu yoktur.Her bölüm yeterince anlatıldığına inanıldığı zaman paragraf sayısı sona erer.Giriş-gelişme-sonuç bölümlerinin her biri birden fazla paragraftan oluşabilir.
-Anlatımlarımızda çok fazla tekrara ve bağlaca yer verilmemelidir.’Yani,o halde,demek ki ,yukarıda açıklandığı gibi öyleyse ....vb.’ gibi edatlar ve bağlaçlar mümkün olduğunca az kullanılmalıdır.
ANLATIMDA PLAN VE PLANLAMANIN ÖNEMİ:
Plan,hayatımızın akışını düzenlemek için de gereklidir.Normal günlük yaşantımızı da bir plan içerisinde yürütürüz.Aksi halde ya zaman kaybına uğrarız ya da yapacaklarımızın bir kısmını ertelemek zorunda kalırız.Belki de plansızlıktan dolayı yanlışlıklar yaparız.
Anlatımlarımızı da aynı plan ve ciddiyet içerisinde yaptığımız zaman hem düşüncelerimizi sıraya koyma fırsatımız olacak,hem de yazmaya başlamadan gerekli düzeltmeleri yapma fırsatımız doğacaktır.Ayrıca giriş,gelişme,sonuç bölümlerinde hangi düşüncelerimizi ifade edeceğimizi belirlemiş olacağız.
Beynimizdeki ve bilinç altımızdaki kelime haznemiz,duygularımız,düşüncelerimiz akışkandır.Toparlayamadığımız zaman sıralama yanlışı yaparız bu hata da bizim anlatımımızın gücünü etkileyeceğinden son derece olumsuzdur.
O halde yazılarımızda da plan yapmak bizim lehimize olacaktır.Peki plan nasıl yapılmalıdır?Basit cümlelerle,maddeler halinde ve hatta karalama bir dizi anlatılacakların listesi durumunda olabilir.
Genelde,soyut anlamlı cümleler ya da Atasözü açıklaması istenir ve bunda zorlanırız.Öyleyse plan örneğine Atasözü açıklaması örneği ile başlayalım.
‘Emanete hıyanet olmaz’ sözünü açıklayan bir kompozisyon yazmamız istenmiş olsun.Başlığı,yazının sonunda,yazıyı okuduktan sonra uygun olarak tespit edelim.Siz tam tersini de yapabilirsiniz başlığı belirleyip o başlık etrafında da yazabilirsiniz.Bize bir plan lazım ‘El elden üstündür’ unutmayalım buradaki plan olası bir plandır.Siz kendi planınızı çıkararak anlatınız.
Sözümüz : ‘Emanete hıyanet olmaz.’
İfade ettiği temel düşünce : Başkalarının güvenini kötüye kullanmamak.
Plan : Sizin planınız:
1- Güvenin önemi 1- ...........
2- İnsan ilişkileri 2- ...........
3- Emanet ve hıyanet kavramları (tanımı) 3- ............
4- Nefis 4- ............
. .
. .
(Şimdi de bu yaptığımız planı sıraya koymalıyız.Giriş bölümünde konuya doğrudan girme yerine etrafından dolaşarak yaklaşalım)
.........................................
İnsan,ilişki kurduğu çevreye karşı güven sağlamak ister bu güven insanın toplum içerisindeki yerini belirleyecektir.Günlük hayatında insana zaman zaman bakılmak üzere ya da tekrar iade şartıyla mal ya da can emanet edilir.Bu eşya ya da can teslim alınınca büyük bir titizlikle korunmalıdır.Toplum düzeni karşılıklı güvene dayalı bir ilişki içerisindedir.
Bize teslim edileni,en az kendi malımız kadar korumak mecburiyetindeyiz.Toplumun bize güvenini sarsmamak ve maddi manevi kayba yol açmamak için buna mecburuz.
Emaneti sadece madde-nesne olarak düşünmemeliyiz.Manevi değerler de emanet edilebilir.Kendisine emanet edilen çocuğun kötü alışkanlıklar edinmesine engel olmaya çalışılmalıdır.Ya da bakılmak üzere bırakılan yaşlı birinin ihtiyaçlarını karşılamak gerekir.
Toplum hayatında emanete kötü davranan sevilmez.Çevrenin güveni yitirildiğinde yapayalnız kalırız.
Emanete kötü davranmamak için nefsimizin baskısına izin vermemeliyiz.Emaneti aldığımız gibi teslim ettiğimizde hissettiğimiz iç rahatlığı,o emanete vereceğimiz zarar yanında çok üstün bir kazançtır.Unutulmamalıdır ki ;Haklı kazanca haset olmaz,emanete hıyanet olmaz,el malına gözü gibi bakmalı insan.
Görüldüğü gibi sonuç bölümüde okuyucuyu düşünmeye sevk edici bir söz ile bitirildi yazı.Şimdi sırada bu yazını okunması ve başlığın belirlenmesi var.Bu safhayı da size bırakıyorum.Bu yazıya uygun bir başlık bularak yerine yazınız.
Yukarıda,plan bölümünde,kendi planınızı yapmıştınız.Şİmdi de kendi kompozisyonunuzu yazınız.
Zorlama ile anlatım anlamsız olacağından arzu eden öğrenciler aşağıdaki sözlerden biri hakkında ya da kendi belirleyeceği bir konu hakkında yazabilirler
-Ev alma komşu al
-Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
-Meyveli ağacı taşlarlar.
-Yaş kesen baş keser.
-Yolu ile giden yorulmaz.
Tarih: 2016-03-02 01:56:15 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx